Urfa, Mezopotamya’nın en eski yerleşim bölgelerinden biri olup, tarih boyunca Sümerler, Asurlular, Babilliler, Hititler, Persler, Romalılar ve Osmanlılar gibi birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Tarihi M.Ö. 10.000 yılına kadar uzanan bu şehir, dünyanın en eski tapınağı olan Göbeklitepe'ye ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca, üç büyük dinin kesişim noktasında yer alması nedeniyle "Peygamberler Şehri" olarak da anılmaktadır. Hz. İbrahim'in doğduğu ve Nemrut'un zulmüne karşı mücadele ettiği şehir olarak bilinen Urfa, İslam, Hristiyanlık ve Yahudilik için kutsal bir merkezdir.
Urfa'nın kültürü, köklü tarihi ve farklı medeniyetlerden gelen etkilerle şekillenmiştir. Halk müziği ve sıra geceleri, Urfa'nın kültürel dokusunun ayrılmaz bir parçasıdır. Davul, zurna ve bağlama eşliğinde söylenen türküler, Urfa'nın geçmişini ve halk hikâyelerini yaşatmaktadır.
Geleneksel el sanatları da Urfa’nın kültürel zenginliklerinden biridir. Özellikle bakır işçiliği, taş oymacılığı ve halı dokumacılığı gibi sanatlar, yüzyıllardır ustalar tarafından nesilden nesile aktarılmaktadır. Ayrıca, Urfa’da hala geleneksel kıyafetler giyilmekte olup, şalvar, poşu ve yöresel kıyafetler günlük yaşamda sıkça görülmektedir.
Urfa, tarih boyunca baharatları, et yemekleri ve özel pişirme teknikleriyle meşhur olmuş bir şehirdir. Özellikle kebapları ve lahmacunu, hem Türkiye'de hem de dünya mutfakları arasında kendine özgü bir yer edinmiştir.